Kudüs üzerinden küresel provokasyon: Gazze'de soykırım tehlikesi

BÖLGELER
Her yıl Ramazan ayında sistematik provakatif saldırılar.

Filistin topraklarını yıllardır işgal altında tutan İsrail, her yıl Müslümanların en kutsal günlerinden olan Ramazan ayında yine Müslümanlar için en kutsal mekanlardan olan ilk kıble Mescid-i Aksa'ya sistematik saldırılarda bulunmaktadır.

Neden Soykırım tehlikesi ?

İsrail'in yıllardır abluka altında tuttuğu Gazze şeridi yılın belirli günlerinde sistematik olarak yapılan saldırılarda ağırlıklı çocukların yer aldığı sivil halkın üzerine bombalar yağdırıyor. Gazze şeridi, kara sınırlarının tamamı israil tarafından duvarlarla örülmüş ve ablukadan karasal çıkışın olmadığı bir yerleşim yeri. Bir tarafı deniz olan Gazze'de sahilden sadece 6 km açıklığa izin veriliyor. 6 km sonrası karasuları olarak yine israilin kontrolünde. Gazze halkının tek çıkış kapısı olan Mısır sınırındaki refah sınır kapısı ise Mısır ordusunun kontrolünde ve inisiyatifinde yılın belirli günlerinde belirli sayıda insanın çıkmasına izin veriyor. Bu durumda, İsrail tarafından yapılan sistematik aldırılarda Gazze halkının herhangi bir yere kaçabilmesi mümkün değil. Gazze için savaş suçu ve soykırım sayılabilecek şartların olup olmadığının acilen araştırılması gerekmektedir.

Soykırım nasıl tespit edilir.

Günümüzde de geçerli olan ve 1948’de imzalanan Soykırım Sözleşmesi’nde soykırım şöyle tanımlanmakta ve bir suç kategorisine dönüştürülmektedir: ‘ulusal, ırksal, etnik ya da dinsel bir grubu bu haliyle (as such) tamamen ya da kısmen yok etme kastı ile işlenen şu eylemlerden herhangi biridir: 
a- Grup üyelerini öldürme; 
b- Grup üyelerine ağır bedensel ya da zihinsel zarar verme; 
c- Grubu fiziksel olarak tamamen ya da kısmen yok etmeye yönelik yaşam koşulları altına kasıtlı olarak koyma; 
d- Gruptaki doğumları engellemeye kastedilerek önlemler dayatma; 
e- Grubun çocuklarını zorla başka gruba nakletme

Soykırım olarak tanımlanan bu eylemlerden sonra Sözleşme’nin üçüncü maddesi şu eylemlerin cezalandırılacağını ifade etmektedir: 
a- Soykırım; 
b- Soykırım işlemek üzere anlaşma (işbirliği yapma, conspiracy to commit genocide); 
c- Soykırımı işlemek üzere doğrudan ve aleni kışkırtma (direct and public incitement); 
d- Soykırım girişimi; 
e- Soykırım suçuna katılma (complicity in genocide).

Sözleşmede geçen işbirliği neyi ifade ediyor? 

1990'lı yıllarda tüm dünyanın gözleri önünde 800 bini nsanın öldürülmesi ile sonuçlanan Ruanda soykırımında soykırımı gerçekleştiren Hutu hükûmetinin o dönem en yakın destekçisi olan Fransa'nın soykırımda eşit pay sahibi olduğu iddia edilmişti. Bugün aynı şekilde Kudüs üzerinden soykırıma uğratılmak üzere  İsrail tarafından kışkırtılan Filistin halkının başta İslam dünyası olmak üzere herhangi bir destekçisi bulunmazken, sistematik saldırılarını sürdüren İsrail'e ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerden destek yağmaktadır. ABD geçtiğimiz yıllarda Kudüs'ü İsrailin başkenti olarak kabul ettiğini ve bu nedenle büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyacağını belirterek büyük bir provakasyon başlatmıştı.

Türkiye ve Türk diasporası her zaman Filistin'in yanında.

Türk halkı ve hükumeti yıllardır devam eden Filistin davasında her zaman safınıı mazlum Filistin halkının yanınta tuttu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile en üst düzeyden başlayarak, TBMM'de temsil edilen bütün siyasi partiler, Sivill Toplum Kuruluşları ve Türk halkı Filistin'in yanında olduğunu her fırsatta göstermiştir. Yurtdışında yaşayan Türkler de anavatanla birlikte aynı şekilde  Filistin halkının yanında olmuştur.