Nefesin nefeslendiği kent - Kazan

BÖLGELER


Dr. Hacı Murat Terzi Tataristan'ın Başkenti Kazan'ı yazdı.

Tataristan’ın başkenti, kendine has mimarisi, olağanüstü doğal güzelliği ile büyüleyici bir kent… Günümüz dünyasının gürültülü, fazla hareketli metropol yaşantısından sonra, bu kente ayak bastığınızda gerçek anlamıyla huzur buluyorsunuz…Kazan’a gitmişken Kaban Gölü, Kazanka ve Volga Nehri kıyıları kesinlikle görülmelidir. Ba-umana Caddesi gezilmeli ve pazarlık yapılarak alışveriş yapılmalıdır. Kolhoz halk pazarında satılan orman meyvelerinin tadına mutlaka bakılmalıdır. Üçboçmak (3 köşeli, içinde et ve patates bulunan börek) ve Çakçak (bezelye büyüklüğünde hamur tatlısı) millî yemeklerdir.



Tarihi

6. yüzyılda Hazar Türkleri tarafından kurulmuş Hazar İmparatorluğunun yıkılmasıyla batıya ve kuzeye göç eden Kıpçak boyuna dahil bir Türk kavmi olan Bulgarlar, Kağan Asparuk komutasında batıya giderek bugünkü Bulgaristan’ın temelini atarak Tuna Nehri havzasında biriken Türklerin ataları bugünkü Tatarlar ve Çuvaşlar sayılmaktadır. Tataristan bölgesi 1922 yılına kadar Bulgaristan olarak anılmaktaydı. Şehir, adını aldığı Kazan (Kazanka) nehrinin İdil (Volga) nehriyle birleştiği ve İdil’in bir dirsek şeklini aldığı noktada kurulmuştur. Bölgede bulunan Taş Devrine ait iskân izleri ve şehrin 7 km civarında bulunan Tunç Devri eserleri ile Demir Devri başlangıcına ait mezarlar, bölgenin eski çağlardan beri yerleşim alanı olarak seçildiğini ispatlamaktadır. Kazan şehrinin içinde bulunduğu bu coğrafî bölge, III. yüzyıldan itibaren de çeşitli Türk devletlerinin hâkimiyet sahası içine girmeye başlamıştır. Kazan, 1437-1552 yılları arasında Kazan Hanlığı’nın başkenti, 1708-1920 yılları arasında Kazan vilayetinin (guberniya) merkezi, 27 Mayıs 1920’de Tataristan Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin, 30 Ağustos1990’da Tataristan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin,7 Şubat 1992’den itibaren de Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti oldu.


 

Kazan “Kazan” olalı...

İdil Bulgar Devleti’nin Abdullah Han zamanında batmasından sonra Han’ın iki oğlu Alimbek ve Altınbek, Kazan Nehri boyuna gelerek Eski Kazan olarak adlandırılan şehri kurdular. Bu şehir, bugünkü Kazan şehrinin 45 km daha yukarısında yer alıyordu. Şehir daha sonraki tarihlerde İdil Irmağının ağzına taşındı ve bugün Kazan olarak isimlendirilen şehir kurulmuş oldu. Şehrin adının Kazan Nehri’nden geldiği bilinmekle beraber Kazan nehrine bu ismin neden verildiği bilinmiyor. V. Radloff, M. Hudyakov, A. N. Sergeev,P. İ. Riçkov, A. B. Taymas, N. Bajenov, M. Penigen, M. S. Şpilevskiy ve E. G. Buşkanets, Kazan isminin Kazan Nehri’nden geldiğini, Kazan Nehri’ne de bu ismin dibindeki derin çukurlardan dolayı verildiğini yazmaktadırlar. K. Fuks, A. S. Dubrovin, Ş. Mercanî ve N. P. Zagoskin, Kazan şehrini Kazan Han ya da Kazan isimli bir şahsın kurduğunu ve şehre bu nedenle Kazan isminin verildiğini iddia etmektedir.

 

Altın Ordu devletinin dağılmasından sonra 1437 yılında kurulan Kazan Hanlığı’nın başkenti olan Kazan, bu tarihten itibaren önemli bir ticaret merkezi oldu. Sibirya ve Orta Asya’nın ulaşım yolları üzerinde bulunması, bölgede yaz aylarında kurulan panayırlar, şehrin ticari ve siyasi önemini arttırdı. Şehir kısa bir sürede cami, saray, medrese gibi çeşitli İslamî eserlerle tezyin edildi ve İdil-Ural bölgesinin en önemli şehirlerinden biri hâline geldi. Ancak hanlıktaki iç çekişmeler ve yoğun Rus baskısı neticesinde şehir 1552 yılında Rusların eline geçti. Şehirde bulunan Han Sarayı, Nur Ali ve Kul Şerif Camileri, Han Mezarlığı gibi pek çok İslamî eser ortadan kaldırıldı. Sadece, bugün de sağlam durmakta olan Süyüm Bike minaresine dokunulmadı. Kırmızı tuğladan yapılmış 53 metre yüksekliğindeki bu minare, Kazan Kalesi’nin de içinde bulunduğu şehrin en yüksek noktasına inşa edilmiştir. Bugün, Kremlin olarak adlandırılan bu bölge, 2001 yılında UNESCO tarafından “tarihi miras” olarak kabul edildi. 2004 yılında buraya Tatar-Türk ortak eseri olan, dört minareli Kul Şerif Camisi yapıldı.


Kazan hızla gelişiyor

Kazan, 27 Mayıs 1920’de kurulan Tataristan Muhtar Cumhuriyeti’nin başkenti olduktan sonra hızla gelişmeye başladı. 1926’da yolcu otobüsleri çalışmaya başladı. 1928’de kanalizasyon inşasına ve yeni konut yapımına başlandı. 1932 yılında havacılık enstitüsü ve sinema filmi üreten bir fabrika açıldı. 13 Nisan 1945’te Rusya İlimler Akademisinin Kazan şubesi açıldı. 1954 yılında şehre doğal gaz boru hatları döşenmeye başlandı. Kazan Üniversitesi, Pedagoji Üniversitesi, Teknik Üniversite, Konservatuvar ve çeşitli yüksek okullar, şehirdeki en önemli öğretim kurumlarıdır. İlimler Akademisine bağlı çeşitli enstitülerde üniversite sonrası eğitim verilmektedir. Galiasker Kemal, Kerim Tinçurin, Musa Celil, Kaçalov Drama Tiyatrosu şehirdeki en büyük tiyatrolardır. Tukay, Lenin, Musa Celil, Gorki ve DevletMüzesi (700 bin parça koleksiyonu bulunmaktadır.) şehirdeki önemli müzelerdir. Komünist dönemde inşa edilen yeni üniversite binaları, parlamento binası, sirk binası ve Tataristan oteli şehirdeki görkemli yapılardan bazılardır.1990’dansonra Türkler tarafından inşa edilen spor sarayı, pramit (eğlence merkezi), Safar oteli ve filarmoni salonu şehirdeki modern yapılardandır. Ayrıca 1990’dan sonra Kazan’ın hemen hemen her mahallesinde inşa edilmeye başlanan değişik mimarideki küçük camiler ve kiliseler de şehre çok dinli bir kimlik vermiştir.


Yazar Hakkında


Dr. Hacı Murat TERZİ,  1980 İstanbul doğumlu. Lisans eğitimini  Rusya'nın başkenti Moskova'da Halkların Dostluğu Üniversitesinde, Yüksek Lisansını Ankara Ufuk Üniversitesinde, Doktorasını ise Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde  "Rusya'da Çokkültürlülük ve Tatar Kimliği" tezi ile tamamladı. Avrasya ülkeleri üzerine akademik çalışmaları olan yazar çokkültürlülük, kamu diplomasisi, iletişim ve uluslararası ilişkiler alanlarında çalışmalarına devam etmektedir.